Logo

    Zübeyir Gündüzalp / 2019 Ekim

    trOctober 04, 2019
    What was the main topic of the podcast episode?
    Summarise the key points discussed in the episode?
    Were there any notable quotes or insights from the speakers?
    Which popular books were mentioned in this episode?
    Were there any points particularly controversial or thought-provoking discussed in the episode?
    Were any current events or trending topics addressed in the episode?

    About this Episode

    Zübeyir ağabey askerliğini yaptıktan sonra
    Konya’da memurken Halıcı Sabri ağabeyle tanışır. Küçük Sözler ve Gençlik Rehberi kitaplarını,
    bir lise talebesi olan Rıfat Filiz ağabeyden alır.
    Sabri ağabeyin oğlu Feyzi Halıcı’nın tertiplediği Risale-i Nur sohbetlerine dâhil olur. Böylece Konya’da Risale-i Nurları okuyan bir grup
    teşekkül eder. Bunlar; Muhsin Alev, Ziya Arun,
    Ziya Nur Aksun, Kâmil Öztürk, Ahmet Atak (Hatip), Feyzi-Mehdî ve Ömer Halıcı’dır.
    Zübeyir ağabey Üstad Hazretlerini ilk defa
    1945’te, Emirdağ’da ziyaret eder. Üstad ona
    ders verirken “Mesleğimiz meşakkattir. Meşakkat ise makbuliyet alâmetidir” demiştir. Meşakkatler hayatı boyunca hep kendisini takip
    etmiştir. Üstad ile görüşmesi ona derinden tesir etmiştir. Bunu şöyle dile getirmişti: “Üstad
    Hazretlerinin vech-i mübarekini (mübarek yüzünü) çevreleyen heybet ve celâl ifadesinin yanında projektör gibi parlayan fart-ı zekâ (yüksek derecede zekâ) şuleleri parlayan gözlerinin
    derinliklerinde şe�kat, merhamet, rikkat ve
    asâlet görünüyordu.”
    Zübeyir ağabey, İslahiye’de postane memuru
    iken lise müdürüne ziyarete gider, dost olur. Gelip giderken bazı öğrencilerle tanışır. Onlarla bir
    hizmet bağı kurar ve orada bir cemaat oluşur.
    İslahiye’de bir polis memuru ile de dostluk kurar. Bu memur bir gün gelip kendisine;
    “Bugün emniyete çift yıldızlı bir mektup geldi.
    Sanırım seni takip için gönderildi” der. Zübeyir ağabey buna hiç önem vermez. Birkaç gün
    sonra aynı polis gelip “Beni de seni takip için
    görevlendirmişler! Onlara ne cevap vereceğimi
    bilirim. Ha bir de ‘Bu kurnaz bir Nurcudur, haberi olmadan takip edilsin’ diye not düşmüşler”
    der. Bu inançlı ve mert polis daha sonra, “Eğer
    bütün memurlar Zübeyir Gündüzalp gibi olsa,
    devletin sırtı yere gelmez” diye bir rapor yazar.
    23 Ocak 1948 tarihinde Emirdağ’dan Afyon
    hapsine gönderilen Bediüzzaman Hazretlerinin ileri gelen bütün talebeleri de yanındadır.
    Yalnız bunlar arasında Zübeyir Gündüzalp ağabey yoktur. Buna çok üzülen Zübeyir ağabey,
    Üstad’la hapiste olmamayı büyük bir eksiklik
    olarak görür. Bir hapishane ziyaretinde bu sıkıntısını Ceylan Çalışkan ağabeye açar. O da,
    “Ondan kolay ne var! İnönü’ye bir telgraf çek,
    ertesi gün yanımıza gelirsin” der. O da hemen
    “Siz Nurcuları Afyon Hapishanesinde topluyorsunuz, ama Akşehir’de posta memuru Zübeyir
    Gündüzalp’i görmüyorsunuz. O durmadan Nurculuk yapıyor” mealinde İnönü’ye bir telgraf
    çeker. Ardından gelen bir emirle hemen tutuklanıp Afyon Hapishanesine konur
    Logo

    © 2024 Podcastworld. All rights reserved

    Stay up to date

    For any inquiries, please email us at hello@podcastworld.io