About this Episode
Mustafa Sungur aÄabey, Ãstad Hazretleriyle
olan göruÌÅmelerini Åöyle anlatıyor:
â1946â1947 seneleri, Risale-i Nurâu tanıyıp
okumam, iman davasına âÅina olmam yıllarıdır.
Ona talebeliÄi en buÌyuÌk nailiyet telakki ettiÄim,
ezelî ve ebedî bir nura yöneldiÄim yıllarıdır. Ah
o yıllar, hayali bile cihana deÄerâ¦
EmirdaÄâa gelinceye kadar yolda heyecanımız
son hadde varırdı. Ãstadâa kavuÅabilmekteki
sonsuz sevinç ve iÅtiyakımıza had yoktu.
Evet, orada EmirdaÄâda varlıÄımızın buÌtuÌnuÌ ile
baÄlandıÄımız birisi vardı. Sanki o bizim her
Åeyimiz idi. Bizim kalblerimizi derinden etkilemiÅti.
Onda görduÌÄuÌmuÌz Åefkat, merhamet
sebebiyle en muÌÅfik manevî bir baba ve ana
gibi ona koÅardık. O bizim sebeb-i hidayetimiz,
vesile-i necatımız, buÌyuÌk Ãstadımızdı.
O guÌnleri hayal eder, EmirdaÄâa doÄru yol
alırken ve yakınındaki kuÌçuÌk tepecikte EmirdaÄâın
evleri göruÌnuÌp kasabaya girerken, nihayet
ÃalıÅkanlar duÌkkânından Åefkatli sinesine
ulaÅırken, o anları hatırladıÄımda gözyaÅlarımı
tutamam⦠ÅuÌphe yok ki benim gibi onun
Nurâundan hayat bulan herkes, bu tatlı gözyaÅlarını
tutamamıÅtır. ÃuÌnkuÌ onun huzurundaki
anlar, dakikalar, saatler, ÅuÌphe yok ki âlem-i
bekadan birer sahneydi. SonsuzluÄa doÄru
uzanan hayattar ve nurlu safhalar idi⦠Huzur-
u Muhammedîânin (sallallâhu aleyhi ve sellem)
bir inâikâsı idi. O saatler, o dakikalar, âBir dakika
vuÌcud-u muÌnevver, milyon sene vuÌcud-u ebtere
muÌreccahtırâ denilen sırra mazhardı. Evet,
onu bir timsal-i rahmet, bir muÌcessem Åefkat
görduÌk ve bulduk. Hâlıkımızın nihayetsiz luÌtfuydu
o⦠Gecemizi guÌnduÌze kalbeden bir nur,
bir Åems-i manevî idi.