Logo

    ahval

    Explore "ahval" with insightful episodes like "2020'de Türkiye'nin sistem krizi hangi alanlarda derinleşti, muhalefet nerelerde sınıfta kaldı?", "Zülfikar Doğan: 'Ä°ktidar asgari ücrette cimri, faiz geliri olanlara bonkör'", "Zülfikar Doğan: 'Yeni yasayla sadece dernekler değil, futbol kulüpleri bile kapatılabilir'", "Turkey-EU path at a critical juncture - Prof Cengiz Aktar and Yavuz Baydar" and "Savaş Genç: Ä°ktidar seçimle değişir mi?" from podcasts like ""Ahval Forum", "Ankara Rüzgarı", "Ankara Rüzgarı", "Ahval Forum" and "Büyüteç"" and more!

    Episodes (65)

    2020'de Türkiye'nin sistem krizi hangi alanlarda derinleşti, muhalefet nerelerde sınıfta kaldı?

    2020'de Türkiye'nin sistem krizi hangi alanlarda derinleşti, muhalefet nerelerde sınıfta kaldı?
    Türkiye'nin önde gelen siyasetçi, ekonomist, dış politika uzmanı ve alanında uzman isimler, Ahval Forum'da 2020'nin panoramasını çekti.

    Ahval Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar sordu; HDP Milletvekili Hüdakaya, Eski Anavatan Genel Başkanı Nesrin Nas, Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Eski AKP Milletvekili Prof Haluk Özdalga, CHP Parti Meclisi Üyesi Prof Gaye Usluer, Prof Binnaz Toprak ve İlahiyatçı İhsan Eli Açık cevapladı.

    Ahval Forum'da 2020 yılında Türkiye'nin sistem krizinin hangi alanlarda derinleştiği, muhalefet hangi derslerden sınıfta kaldığı sorularına cevaplar arandı.

    Zülfikar Doğan: 'İktidar asgari ücrette cimri, faiz geliri olanlara bonkör'

    Zülfikar Doğan: 'İktidar asgari ücrette cimri, faiz geliri olanlara bonkör'
    Türkiye gündemindeki gelişmeleri Ankara Rüzgârı’nda yorumlayan Zülfikar Doğan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2021’in ‘demokratik-ekonomik reformlar yılı olacağı’ açıklamalarına karşılık atılan adımların tam tersi yönde olduğunu söyledi. Demirtaş hakkındaki AİHM kararının Türkiye’yi bağlamadığının ilan edilmesi yanında, TBMM’de kabul edilen STK’larla ilgili kısıtlayıcı düzenlemeleri hatırlatan Doğan, reformlar konusundaki umut ve beklentilerin bu adımlar sonrası tümden tükendiğini belirtti.
    Doğan korona salgınının başlangıcındaki maske, hijyen malzemesi ve kolonya kargaşasına benzer bir kaosun şimdi de aşıda yaşandığını, belirsizliklerin giderilemediğini dile getirdi.
    Çin’den alınan aşıların ilk partisinin Pazar gecesi Türkiye’ye ulaşacağının açıklandığını söyleyen Doğan, Pfizer-BionTech’ten de 4,5 milyon doz aşı için anlaşmaya varıldığını ancak aşılama programı ya da takviminin belirsizliğinin söz konusu olduğunu kaydetti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın günde 2 milyon kişiyi aşılama hedefi açıkladığına dikkat çeken Doğan ortada bu sayıda kişiyi aşılayacak bir plan-program-mekan planlaması olmadığını vurguladı. Maske ve hijyen malzeme fiyatlarının da olağanüstü pahalandığını belirten Doğan bir yandan insanlara maske-mesafe-hijyen denilirken diğer yanda milyonlarca dar gelirli, işsiz, işyeri kapalı insanın bunlara ulaşacak, satın alabilecek ekonomik gücü, gelirinin olmadığını ifade etti.
    28 Aralık’ta asgari ücret tespit komisyonunun son kez Türk-İş’in ev sahipliğinde toplanacağını belirten Doğan; “Türk-İş, DİSK ve Hak-İş Başkanları bu toplantı öncesinde bir araya geldiler. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay işveren ve iktidar kanadının 3 bin liranın üzerinde bir teklifle gelmeleri gerektiğini, bunun altında bir tutarın mevcut ekonomi ve enflasyon koşullarında işçileri mutlu etmeyeceğini söyledi. Ancak TÜİK’in geçen hafta açıkladığı hesaplama hafif işler için 2300, ağır işler için 2700 TL dolayında bir ücret önerisiydi ve tepki çekti. Tabii son sözü komisyonda çoğunluğu oluşturan işveren+hükümet kanadı söyleyecek. Bugüne kadar hep onların dediği oldu. İşçi temsilcilerine genellikle karara muhalefet şerhi koymak ya da toplantıyı terk etmek kaldı. Bu kez toplantının ev sahibi Türk-İş olduğu için toplantıyı terk etmek olmaz ama iktidarın da 3 bin liranın üzerinde bir teklifle gelmesi, işverenlerin buna onay vermesi biraz zor görünüyor. CHP’nin önerisi vergiden muaf net 3100 TL. Diğer muhalefet partileri de 3-4 bin lira arasında olması yönünde açıklamalar yaptılar.” dedi.
    Asgari ücretin vergiden muaf olması, net tutar üzerinden ödenmesi taleplerine de iktidarın kulak tıkadığını kaydeden Doğan, buna karşılık 22 Aralık’ta yayınlanan Cumhurbaşkanı kararıyla hazine bonosu, tahvil, hisse senedi gibi menkul kıymetleri elinde bulunduranlara, 31 Mart’a kadar satın alanlara elde edecekleri faiz gelirinden stopaj yani gelir vergisi kesilmeyeceğini, verginin Erdoğan’ın kararıyla sıfırlandığını söyledi.
    Doğan “Yani bir yanda asgari ücretten yüzde ayda yüzde 15 vergi kesiliyor. Öte yanda yerli ya da yabancı para sahiplerinin iki ayda iki kez artırılan faizlerle elde edecekleri kazancın vergisi sıfırlanıyor. Aslında ekonomik krizin, hazinenin borç para ihtiyacının had safhada olduğunu gösteriyor bu karar. Sürekli faize karşı çıkan Erdoğan hem faiz artırmaya mecbur kalıyor hem de faizden vergi almama noktasına geliyor. Yüksek faizle borçlanmak için hazinenin, bankaların ihraç ettiği, edeceği menkul kıymetleri alanlara elde edecekleri kazançlardan vergi alınmayacağı vaat ediliyor. Neden? İktidar borç para bulmak zorunda. Bu menkul kıymetleri ihraç ederek borçlanacak. Bunları cazip kılmak için de vergi almama sözü veriliyor” diye konuştu.
    Zülfikar Doğan’ın, Yunanistan’ın Ege ve Doğu Akdeniz’de ilan ettiği NOTAM ve Libya’da 18 ay uzatılan asker gönderme tezkeresiyle dış politikada tırmanışa geçen gerginliği de değerlendirdiği Ankara Rüzgârı’nı buradan dinleyebilirsiniz.

    Zülfikar Doğan: 'Yeni yasayla sadece dernekler değil, futbol kulüpleri bile kapatılabilir'

    Zülfikar Doğan: 'Yeni yasayla sadece dernekler değil, futbol kulüpleri bile kapatılabilir'
    Türkiye’deki iç ve dış politika, ekonomi gelişmelerini değerlendiren Zülfikar Doğan, iktidar ve muhalefetin karşılıklı suçlamalarıyla artık siyasette darbecilik iddiasının sıradanlaştığını, ucuzladığını söyledi.
    Mecliste Dışişleri bütçesi görüşülürken, muhalefet vekillerinin ‘bütçeyi idareli kullanın, yılın ikinci yarısı alacağız’ diye laf atmaları üzerine ‘2021’de seçim yok. Seçim olsa da iktidarın size verilmeyeceğini biliyorsunuz. Darbe mi yapacaksınız’ karşılığını verdi. Çavuşoğlu’nun bu sözlerine tepki gösteren Muhalefet sözcüleri seçim olsa da iktidarın verilmeyeceği ifadelerini darbe, sandığı ortadan kaldırmak iması şeklinde değerlendirerek tepki gösterdi.
    Bütçenin kabulü sonrasında ise CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun sosyal medyadaki ‘TBMM’den geçecek bir sonraki bütçe halkın bütçesi olacak’ paylaşımına MHP’den ‘darbe ve kalkışma’ iması suçlaması geldi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın seçimlerin 2023’te olduğunu belirterek, zillet ittifakı diye adlandırdığı Millet İttifakı ortaklarının darbe peşinde olduğunu öne sürdü.
    Darbe ve darbecilik suçlamalarının böylesine sıradanlaşmasının dikkat çekici ve tehlikeli olduğu yorumunu yapan Doğan ‘Sanki olağan bir şeymiş gibi herkes birbirini darbecilikle suçluyor, darbe istediğini, darbe yapacağını söylüyor. Oysa asıl demokrasinin savunulması gerek. Çok yanlış bir yola gidiliyor’ dedi.
    AKP Grubu’nun meclis gündemine getirdiği Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının ve Finansmanının Önlenmesi yasa teklifinin sadece 6 maddesinin bu konuya yönelik olduğunu vurgulayan Doğan, 43 maddelik teklifteki diğer maddelerin Cumhurbaşkanına mal varlıklarına el koyma yetkisini ve İçişleri Bakanına yargı kararı olmaksızın, dernek, vakıf, sivil toplum örgütlerini terör bağlantısı gerekçesiyle kapatma, el koyma, yönetimlerini görevden alma, kayyum atama gibi geniş yetkilerle donatılmasını içerdiğini kaydetti.
    OECD bünyesindeki, Mali Eylem Gücü’nün (FATF) kara para aklama, siyasi nüfuz ticareti, terörün finansmanı, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele gibi 40 madde ve 12 kriterde Türkiye’yi eleştirdiğini, 2021 başına kadar bu konularda yasal düzenlemeye gidilmezse ‘gri listeye’ alma uyarısı yaptığını hatırlatan Doğan şu değerlendirmeyi yaptı:
    “İktidar bu yaptırımdan kurtulmak için alelacele bu yasa teklifini getirdi ama diğer kriterlere yönelik uyarılarla ilgili hiçbir düzenleme yok. 43 maddelik yasa teklifine sivil toplum örgütleri, derneklere dönük kısıtlamalar, yasaklar doldurulmuş. Muhalefet tepki gösterdi ancak hemen komisyona getirip, AKP+MHP oylarıyla bu maddeleri geçirdiler. Büyük ihtimalle bu hafta genel kurula getirip yasalaştıracaklar. Kapsam ve İçişleri Bakanına verilen yetkiler o kadar geniş ki, CHP’li Utku Çakırözer’in komisyonda dediği gibi bir gecede TÜSİAD’dan Mazlum-Der’e varana kadar pek çok derneği, STK’yı, hatta dernek statüsündeki kimi futbol kulüplerini bile mesela AMEDSPOR gibi, Atatürk’le ilgili açtıkları pankartlardan ceza alan Fethiyespor gibi kapatabilirler, yönetimlerini görevden alıp kayyum atayabilirler, binasına, banka hesabına el koyabilirler. Hatta Türk Tabipleri Birliği’nden TMMOB’ye kadar, bu iş genişleyebilir. Sadece valinin, emniyet müdürünün, kaymakamın terör bahanesiyle bir soruşturma talimatı vermesi yeterli”
    Yargıda bu haftanın kritik olduğunu dile getiren Doğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AYM’ye yeni üye ataması yapacağını, Yargıtay üyesi yapılan Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılarının yerine de yeni isimlerin atanmasının beklendiğini, HSK, Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine yeni atamaların yapılacağını kaydetti. Yargı dizaynı yanında, Para Politikası Kurulu’nun 24 Aralık’ta alacağı faiz kararıyla ekonominin de dizayn edileceğini belirten Zülfikar Doğan, Irak Başbakanı Mustafa el Kazımi’nin Ankara ziyaretinin ilişkilerin normalleşmesi adına kritik önemde olduğunu vurguladı.

    Savaş Genç: İktidar seçimle değişir mi?

    Savaş Genç: İktidar seçimle değişir mi?
    Araştırma konusu Türkiye olan dünya çapındaki akademisyenler uzun süredir bu konuyu tartışıyorlar.

    Referandum akşamı geçersiz oyları geçerli kılan, AA ile seçim verilerinin akışını durduran ve kazanamadığı seçimi iptal ettirip yenileten AKP birgün başkanlık seçimini kaybederse iktidara da veda eder mi?

    Savaş Genç, Büyüteç'te analiz ediyor...

    Zülfikar Doğan: ABD ‘nokta atışla savunma sanayiini hedef aldı, İncirlik’in kapatma değerlendiriliyor

    Zülfikar Doğan: ABD ‘nokta atışla savunma sanayiini hedef aldı, İncirlik’in kapatma değerlendiriliyor
    ABD tarafından Rusya’dan S-400 satın alınması nedeniyle bir süredir gündemde olan CAATSA yaptırımları kapsamında Türkiye’ye yönelik ilk yaptırım kararını açıklayan ABD Hazine ve Dışişleri Bakanlıkları Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’nı (CSSB) hedef aldı.
    CSSB Başkanı Prof. İsmail Demir ile bazı kurum yöneticileri yaptırım listesinde yer alırken, ABD’ye seyahatleri, vize verilmesi yasaklandı ve ABD’deki varsa nal varlıkları ile banka hesapları dondurularak bloke edildi.
    Cumhurbaşkanı daha bugün kabine toplantısı sonrasında yaptığı millete sesleniş konuşmasında savunma sanayiinin gösterdiği gelişmeleri aktararak yerlilik oranının yüzde 20’den yüzde 70’lere geldiğini söyledi. 17 Aralık’ta da Konya’da teknoloji organize sanayi bölgesinde Aselsan Silah Sistemleri Fabrikasının açılışını yapacak.
    Dışişleri Bakanlığı ABD’nin yaptırım kararına hemen tepki göstererek yaptırım kararını kınadığını ve reddettiğini açıkladı. Uygun zaman ve koşullara göre mukabelede bulunulacağını bildirdi.
    ABD’nin 12 CAATSA yaptırım maddesi içinden ilk adımı savunma sanayii için atması oldukça kritik sonuçlar yaratabilecek. Her ne kadar yerli savunma sanayii son dönemde önemli gelişmeler gösterse de bunların kritik elektronik parçaları, elektronik harp sistemleri ABD, Kanada ya da Avrupa ülkelerinden temin ediliyor veya lisans altında üretiliyor. ABD Yaptırımı teknoloji transferini, lisan teminini ve finansman, kredi sağlanmasını yasaklıyor. Uluslararası kuruluşların Türkiye savunma projelerine kredi-finansman temininde azami 10 milyon dolarlık bir limit getiriliyor ki her birisi milyar dolarlık savunma projeleri için bu çok komik bir tutar.
    CSSB’nin yaptırım kapsamına alınması Aselsan, Havelsan, TUSAŞ, MİLGEM, Roketsan, MKEK gibi savunma sanayii kuruluşlarını hem doğrudan hem dolaylı şekilde etkileyebilecek. Yürütülen Milli Tank, Milli Gemi, Milli Savaş Uçağı gibi projeler, TUSAŞ’ın İHA-SİHA projeleri, zırhlı araç, roket sistemleri vb. pek çok devam eden üretim ve yatırıma olumsuz etkiler söz konusu olabilir. TSK’nın F-16’ların modernizasyonu için ABD’li Lockheed Martin ile yürüttüğü proje zaten daha önce ABD kongresinin engeline takılmıştı.
    Geçen yıl Türk savunma sanayiinin toplam satışları 11 milyar dolara yaklaşmıştı. Bunun 4 milyar dolarlık kısmı ihracat, kalan tutar TSK’ya yapılan satışlardı. 2023’te savunma sanayi ihracatının tek başına 10 milyar doları aşması hedefleniyor. Bu yıl salgın nedeniyle nispeten düşüş yaşansa da eylülden itibaren savunma sanayii ihracatı artışa geçmişti. Şimdi ABD yaptırımı Türkiye’ye savunma ürünleri satan ya da ithal eden ülkeleri de kapsayacağı için bu alanda oldukça sert düşüşler yaşanabilir.
    Tabii sabah piyasalar açıldığında kurlarda yukarı yönlü hareketlenmeler olması kaçınılmaz görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan faizi yine tek haneye indirmeyi hedeflediklerini söylemişti ama şayet kurlar yukarı tırmanırsa 24 Aralık’ta Merkez Bankası yüklü bir faiz artışına mecbur kalacak gibi görünüyor.
    Savunma sanayii yan sanayilerle birlikte tıpkı otomobildeki ya da inşaattaki gibi yüzlerce yan sanayii, parça üreticisini kapsadığı için yaptırımın olumsuz etki alanı yerli sanayi kuruluşları, savunma sanayiine dönük üretim yapan özel sektör kuruluşlarını da etkisi altına alarak genişleyebilir. Bu açıdan salgın nedeniyle zaten sıkıntılı olan ekonomik tablonun sanayi üretimi, istihdamı, yatırım malı, ara malı, hammadde ithalatında darboğaza girmesiyle kriz derinleşecektir. İktidarın buna karşı nasıl bir hamle yapacağı kısa sürede ortaya çıkacaktır ancak Dışişleri açıklamasına bakılırsa şimdilik bekleme tercih edilecek. Siyasi kulislere ilk yansıyan değerlendirmeler İncirlik üssünün kapatılmasının gözden geçirildiği yönünde.

    Zülfikar Doğan: 'Erdoğan’ın şiir sevdası İran ile krize yol açarken, 6’lı Platform önerisini gölgeledi'

    Zülfikar Doğan: 'Erdoğan’ın şiir sevdası İran ile krize yol açarken, 6’lı Platform önerisini gölgeledi'
    Ankara Rüzgârı’nda Türkiye gündemini yorumlayan Zülfikar Doğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şiir okuma merakına değindi. Erdoğan siyasi yaşamı boyunca şiir okumayı seven siyasetçilerden birisi. Zaman zaman AKP grup toplantılarında, katıldığı açılış törenlerinde de Necip Fazıl’dan, Mehmet Akif’ten şiirler okudu. Hatta yıllar önce Siirt’te okuduğu şiirle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken mahkumiyet cezası alınca, siyasi yasaklı konuma geldi. Sonrasında Denir Baykal CHP’nin de desteğiyle anayasa-yasa değiştirilerek 2003’te tekrar milletvekili olmasının ve siyasi yasağının kalkmasının yolu açıldı.
    Erdoğan’ın şiir sevdasının son olarak Azerbaycan ziyaretinde okuduğu Aras şiiri nedeniyle Türkiye ile İran arasında siyasi ve diplomatik krize neden olduğunu belirten Doğan karşılıklı büyükelçilerin dışişlerine çağrıldığını, iki ülke Dışişleri Bakanlarının telefon görüşmesiyle sorunun çözülür gibi olduğunu ancak bu kez İran parlamentosunda imzalanan ortak açıklamanın gündeme düştüğünü dile getirdi.
    225 İranlı parlamenterin imzaladığı ortak açıklama ile Türkiye ve Erdoğan’a yönelik tepki gösterildiğine dikkat çeken Doğan, özellikle dış politikada, diplomaside kullanılan dilin önemi, dikkat edilmesi gereğinin bir kez daha ortaya çıktığını söyledi.
    TBMM’deki bütçe görüşmelerinde yaşanan tartışmaları ve TÜİK’in açıkladığı işsizlik rakamlarıyla ortaya çıkan tepkiler değerlendiren Zülfikar Doğan bir kez daha verilerin güvenilirliği konusunun açıklanan korona vakalarındaki tabloda yapılan değişikliklerle de sorgulandığını kaydetti.
    AB liderler zirvesi sonrasında yapılan açıklamayla uzun süredir tartışılan Türkiye’ye ağır yaptırım tahminlerinin boşa çıktığını, Fransa ve Yunanistan’ın kaybettiğini ifade eden Doğan, yine de yaptırım konusunun gündemde tutularak Mart zirvesine ertelenmesinin ABD ile ortak Türkiye stratejisi izlenmesine hazırlığın işareti olduğu yorumunu yaptı.

    2021 Erdoğan’ın son yılı mı olacak?

    2021 Erdoğan’ın son yılı mı olacak?
    Türkiye her geçen gün daha da yalnızlaşıyor ve ufalanan bayat ekmek misali çöküyor. Korona’dan ölenler rekor kırıyor… Artık herkes Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı rakamların yalan olduğunu biliyor. Büyükşehir Belediye Başkanları’nın deyimiyle koronadan ölüm sayısı “Açıklananın en az iki-üç katı…” Vaka sayısının da buna benzer olduğu ortada…

    Damadını Hazine Bakanı yapıp kamu kaynaklarını çarçur eden Erdoğan, ülke hazinesini resmen iflas noktasına getirdi. Merkez Bankası rezervleri ekside, ülke hızla yoksullaşıyor. Kişi başı milli gelir 12 bin dolardan 7 bin dolarlara geriledi. Ekonomist Atilla Yeşilada’nın deyimiyle “Bu kış Türkiye’yi ciddi bir açlık” tehlikesi bekliyor.

    Bu tablo yeterince karanlık değilmiş gibi, bu ortamda en çok muhtaç olunan Amerika ve Avrupa Birliği ile makas açılıyor. Amerikan Kongresi’nin Savunma Bakanlığı bütçesine eklediği özel hükümle Türkiye’ye yaptırım kaçınılmaz hale geldi. Başkan Trump hafif de olsa en az beş yaptırımı seçmek zorunda. Yasayı önce Senato’nun, 15 Aralık öncesinde de Temsilciler Meclisi’nin büyük bir çoğunlukla onaylaması bekleniyor.

    Mart ayında yeniden başlayacak Halk Bankası davasında hüküm ve ardından para cezası bekleniyor. New York’ta terörün finansmanı iddiasıyla Kuveyt-Türk Bankası ile ilgili bir başka dava daha bulunuyor.

    Bu arada Fransa, Yunanistan gibi ülkelerin başını çektiği blok Avrupa Birliği’nin 10-11 Aralık liderler zirvesinden Türkiye’ye yönelik yaptırım kararı çıkması için bastırıyor. Artık kimse Erdoğan’ın zirve öncesi Oruç Reis gemisini Antalya Limanı’na çekme numarasını yemiyor. Almanya yaptırımları son bir kez erteletebilir ama engel olma kabiliyeti giderek azalıyor.

    Türkiye için vahim olan ise giderek İslamcı ve saldırgan milliyetçi bir çizgiye kayan ülkenin Batılı ülke kamuoylarını da kaybetmiş olmasında yatıyor. Türkiye karşıtı söylemi yükselten her liderin itibarı artıyor.

    20 Ocak’ta görevi devralacak alan ABD Başkanı Biden, 2021 sonbaharında bir “Demokrasi Zirvesi” yapmayı planlıyor. İlhan Tanır’ın aldığı kulis bilgilerine göre, Türkiye’nin bu zirveye katılması için bir yükümlülükler listesine imza atması ve hayata geçirmesi gerekiyor. Bunu yapmadığı takdirde zirvede yer alması mümkün görünmüyor. NATO’dan, Avrupa Birliği’nden ve Batı medeniyetinden tamamen kopan bir Türkiye ortaya çıkıyor.

    Dışarıda yalnızlaşan Erdoğan, içeride giderek daha saldırganlaşıyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ve ailesine yönelik tehditler, suikast iddiaları havada uçuşuyor, MHP lideri bir medya grubu patronunu adını vererek açıkça tehdit ediyor ve muhalif kimliklere ekranda yer vermemesi talimatı veriyor.

    Karanlık, batmakta olan bir ülke görünümü Erdoğan’ın ayakta kalmasını her geçen gün zorlaştırıyor. Editör Masası’nda “Erdoğan önümüzdeki yılı çıkarabilir mi”yi konuştuk…

    ‘Türkiye dışarıda bir savaş içeride ise bir güvenlik rejimine dönüştü’ - Salih Zeki Tombak

    ‘Türkiye dışarıda bir savaş içeride ise bir güvenlik rejimine dönüştü’ - Salih Zeki Tombak
    2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinden savunmaya ve güvenlik harcamalarına ayrılan pay bu yıl da arttırıldı. 2021 yılı güvenlik bütçesi kapsamına giren İçişleri Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’na toplamda 148 milyar 471 milyon 798 bin TL ayrıldı. Milli Savunma Bakanlığı’nın 2021 Yılı Bütçe Teklifi, 2020’ye göre 7 milyar 625 milyon 597 bin TL artarak, 61 milyar 484 milyon 939 bine yükseldi. 2021 yılı için Milli Savuma Bakanlığı bütçesi, Adalet, Çevre ve Şehircilik, Enerji ve Tabi Kaynaklar, Gençlik ve Spor, Dışişleri, Tarım ve Orman, Ticaret, Ulaştırma ve Altyapı, Sanayi ve Teknoloji bakanlıklarının bütçesini geride bıraktı.

    Jandarma Genel Komutanlığı’nın bütçesi ise bir önceki yıla göre 4 milyar 698 milyon 763 bin TL artarak, 27 milyar 666 milyon 880 bin TL oldu. Bütçesi arttırılan diğer kurum ise Emniyet Genel Müdürlüğü oldu. 2020 yılında 38 milyar 978 milyon 189 bin TL bütçe ayrılan Emniyet Genel Müdürlüğü için 2021 yılında 44 milyar 555 milyon 427 bin TL ayrıldı.

    İçişleri Bakanlığının 2021 Yılı Bütçesi de 2020 yılına oranla arttı. Buna göre 2020 yılında 9 milyar 672 milyon iken, bu rakam 2021 yılı için 10 milyar 665 milyon oldu. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın bütçesi ise 2020 yılında 2 milyar 182 milyon 381 bin TL olan bütçesi 2021 yılında 2 milyar 628 milyon 749 bin TL oldu.

    Yine büyük bir kısmının güvenlik harcamalarına akıtıldığı düşünülen örtülü ödenek gideri olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütçenin binde 5’ini harcanabilecek. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana örtülü ödenekten 19 Milyar TL harcandı. 2021 bütçesinde ise 6 milyar TL’yi geçen bir rakam örtülü ödeneğe ayrıldı.

    Türkiye’nin savunma ve güvenlik bütçesi bizlere ne anlatıyor? Bayraktar, Aselsan ve BMC gibi şirketler başta olmak Türkiye savunma sanayisi ne üretiyor ve karşılığında ne kazanıyor?

    ABD ordusundan sonra sınır dışında en çok hareket eden ordu olan TSK’nin, Libya, Suriye, Irak, Kosova, Afganistan, Doğu Akdeniz, Somali gibi dünyanın birçok coğrafyasında olmasının bütçe maliyeti nedir?

    Bu ve diğer başka bir çok soruyu Ahval Forum’da Demokrasi İçin Birlik Platformu Koordinasyon Üyesi Salih Zeki Tombak ile konuştuk.

    Şahsım ülkesinin gizli Katar satışları! - Savaş Genç

    Şahsım ülkesinin gizli Katar satışları! - Savaş Genç
    AKP iktidarı aslında oldukça uzun bir süredir elde avuçta ne varsa kendi PR'ı için satıyordu.

    Hazine'deki dövizleri ihtiyaç akçesine kadar satıp kuru dengeledi.

    İhaleleri "yerli ve milli" müteahhitlere dolar üstünden teslim etti. Şimdi son kalan değerli yatırımları da Katar'a satıyor.

    Kendisi için çalışan aktörleri de başarısızlıkları izah etmek için kamuoyu önünde "satıyor".

    Zülfikar Doğan: 'Erdoğan satıyor, Katar parsel parsel Türkiye’yi alıyor'

    Zülfikar Doğan: 'Erdoğan satıyor, Katar parsel parsel Türkiye’yi alıyor'
    Türkiye ile Katar arasındaki Yüksek Stratejik Komite 6’ıncı toplantısında imzalanan anlaşmalar ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad El Sani ve ailesi adeta Türkiye’yi parsel parsel satın alırken, Katar sermayesinin ve fonlarının Türkiye ekonomisi üzerindeki ağırlığı da hızla artıyor.
    Ankara’da gerçekleşen ziyaret ve görüşmeler sonrası imzalanan anlaşmaları değerlendiren Zülfikar Doğan, sadece üç anlaşma ve hisse devriyle yaklaşık 5 milyar dolar tutarında bir satın almaya imza atan Katar’lı şirket ve fonların, İstanbul, Antalya gibi şehirlerde oldukça değerli gayrimenkul ve projelerin sahibi haline geldiklerini, Haliçport Altınboynuz projesinin 45 yıl, Antalya Limanının da 25 yıllık işletme sürelerinin Katarlılara geçtiğini söyledi.
    İstanbul’un en önemli ve büyük AVM’lerinden İstinye Park hisseleri de 1 milyar dolar karşılığında Katarlıların oldu. Borsa İstanbul’un Türkiye Varlık Fonu’ndaki hisselerinin yüzde 10’unu da Katar Yatırım Komitesi satın alırken, bu hisselerin satış fiyatı açıklanmadı.
    Daha önce 2015 yılında Avrupa İmar ve Yatırım Bankası yüzde 10 pay alarak Borsa İstanbul’a ortak olmuştu. Ancak Halkbank davasından ABD’de yargılanıp hüküm giyerek hapis yatan Hakan Atilla’nın Türkiye’ye döndükten sonra Borsa İstanbul Genel Müdürlüğü’ne atanması üzerine Avrupa Yatırım Bankası hisselerini Varlık Fonuna satarak Borsa İstanbul’dan çekildi.
    Bu arada serbest bölgelerin tanıtımı ve işletmesi, Ticaret, Hazine ve Maliye, Dışişleri Bakanlıkları ile de Katarlı muadilleri arasında anlaşmalar imzalandığına değinen Doğan, Katar ile Türkiye arasında diplomat değişimi yapılacağına dikkat çekiyor. İki ülke arasında ortak kıyı ya da sınır aşan bir suyolu olmamasına karşılık anlaşmalardan birisinin de Su Yönetimi Mutabakatı olmasının ilginç olduğunu vurgulayan Zülfikar Doğan’ın yorum ve değerlendirmelerini buradan dinleyebilirsiniz.

    Erdoğan-Hulusi Akar dümeni Biden'a kırabilecek mi?

    Erdoğan-Hulusi Akar dümeni Biden'a kırabilecek mi?
    ABD’de 3 Kasım’daki başkanlık seçimlerini kazanan Joe Biden, Donald Trump’ın uzun süren inkâr çabasının sonlanmasının ardından resmen geçiş sürecini başlattı.

    Türkiye’de de iktidar, Biden yönetimine hazırlanıyor görüntüsü çiziyor.

    Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifasıyla başlayan süreci hukuk ve ekonomide reform vaatleri izledi. Ancak bu söylem, Cumhur İttifakı’nı oluşturan MHP cephesinden gelen sert tepkilerin ardından yerini soğuk rüzgârlara bırakmış durumda.

    Erdoğan’ın Devlet Bahçeli’ye rağmen reform gerçekleştirmesinin çok kolay olmayacağı anlaşılıyor. Öyle ki, Bülent Arınç’ın “Demirtaş ve Kavala tahliye edilmeli” çıkışı, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği görevinin sonlanması ile noktalandı.

    Öte yandan AB’yle “ikinci bahar” planı hazırlığı da Libya’da Türk gemisine askeri operasyon ile tepetaklak bir duruma döndü.

    Türkiye’nin Batı ile tekrar yakınlaşıp yakınlaşmayacağı ve Biden sonrası ABD ile nasıl bir ilişki izleneceği gündemdeki öne çıkan başlıklar.

    İşin NATO Ordusu TSK’ye bakan yönünde ise Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Erdoğan yönetiminin dümeni Biden başkanlığındaki ABD’ye kırıp kıramayacağı da gündemde.

    Editör Masası’nda Ahval Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar, Ahval Türkçe Editörü Ergun Babahan ve Ahval İngilizce Editörü İlhan Tanır, yaşanan son gelişmeleri ve bundan sonra olabilecekleri masaya yatırdı.

    ‘Sağlık Bakanlığı Bütçesi AKP’nin sağlığa bakış açısının özeti’ - Dr Demet Parlar / DİB

    ‘Sağlık Bakanlığı Bütçesi AKP’nin sağlığa bakış açısının özeti’ - Dr Demet Parlar / DİB
    Sağlık Bakanlığı merkezi yönetim bütçesi, 2021 yılı için yüzde 31,8’lik bir artışla 77 milyar 615 milyon Türk Lira olarak açıklandı. Sağlık Bakanlığı bütçesine, 2020 yılına kıyasla TL üzerinden nominal bir artış yapıldı ancak dolar kuru üzerinden değerlendirilince bütçe geçen yıla kıyasla yüzde 17 geriledi. Bütçeden koruyucu sağlık hizmetlerine 19 milyar ayrılırken tedavi edici sağlık hizmetlerine ise 54 milyar ayrıldı.

    Demokrasi İçin Birlik Platformu(DİP) ile 2021 Merkezi Yönetim Bütçesini ele aldığımız Ahval Forum’un dördüncü bölümünde Dr Demet Parlar ile Sağlık Bakanlığına ayrılan bütçeyi konuştuk.

    Zülfikar Doğan: 'Muhalefetin yeni-demokratik anayasa korkaklığı Erdoğan’a yarıyor'

    Zülfikar Doğan: 'Muhalefetin yeni-demokratik anayasa korkaklığı Erdoğan’a yarıyor'
    Türkiye gündemini değerlendiren Zülfikar Doğan, bu haftanın en önemli konusunun 19 Kasım’da yapılacak Merkez Bankası-Para Politikası Kurulu (PPK) olduğunu belirterek alınacak kararın hem yeni MB Başkanı Naci Ağbal hem de iç ve dış piyasaların beklentileri açısından kritik bir sınav olacağını söyledi.

    Beklentilerin en az 450-500 baz puanlık bir politika faizi artışı olarak ağırlık kazandığını kaydeden Doğan; “Bu düzeydeki bir artışla aslında MB’nin halen dolaylı olarak uyguladığı yüzde 15’lik fonlama faizi resmi faiz haline gelmiş olacak. Sonrasında da faiz artışlarının sürdürülmesi ve enflasyon karşısında pozitif faizin hayata geçirilmesi beklentisi ön planda. Tabii faiz sebep enflasyon netice tezini savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni atadığı başkana faiz artışı için onay verirse bu beklentiler gerçekleşecek. Burada da iki handikap var; birincisi yeni MB başkanı bağımsız karar alabilme, bankanın bağımsızlığını piyasalara gösterme imkanına sahip olabilecek mi? Erdoğan buna ne kadar izin verecek. İkincisi ise olası yüksek oranlı bir faiz artışına Erdoğan’ın onay verip sessiz kalması bugüne kadar savunduğu tezi ve dolayısıyla kendi kendisini inkâr anlamına gelecek” yorumunu yaptı.

    Cumhurbaşkanının bunu gördüğü için geçen hafta AKP grup toplantısında bir eksen değişikliği mesajı vererek ‘ekonomide yeni dönem’ söylemiyle kamuoyunu hazırlamaya çalıştığını kaydeden Doğan, Erdoğan’ın gerek ekonomide gerekse demokrasi, hukuk devleti, özgürlüklerin genişletilmesi vaatlerinin ise inandırıcı bulunmadığını konjonktürel bir makyaj değişikliği olarak değerlendirildiğini vurguladı. Muhalefet partilerinin 18 yıldır bu konuda adım atmayan Erdoğan’ın şimdi yeni bir dönem ve her alanda reform vaadiyle ortaya çıkmasının ardında her alanda çok sıkışmış durumda olmasının yattığı yorumlarının siyasi kulislerde öne çıktığını belirten Doğan, Erdoğan’ın geçmiş dönemlerde benzer söylemler ve ardından icraattaki tam tersi uygulamalarının inandırıcılık ve samimiyet sorgulamasını beraberinde getirdiğini ifade etti.

    Muhalefet cephesinde partiden ihracı istenen İYİ Parti’li Ümit Özdağ’ın ortaya attığı yeni anayasa taslağı tartışmalarına değinen Doğan, “Ümit Özdağ, 2018 yılında CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin yeni bir anayasa taslağı üzerinde ortak çalışma yürüttüğünü öne sürüyor. Buradan da partisini ve genel başkan Akşener’i HDP ile bir araya gelmekle itham ediyor. CHP, HDP, İYİ Parti Özdağ’ı yalanladı. Özdağ ise ısrarlı. Akşener, Kılıçdaroğlu da bugün yine böyle bir çalışma yok dedi. Aslında muhalefetin bir araya gelip yeni, demokratik bir anayasa üzerinde çalışıyor olmasının nesi yanlış anlamak güç. Neden korkup, inkâr yarışına giriyorlar bunu da anlamak çok zor. Anlaşılan hem CHP hem de İYİ Parti açısından sorun HDP ile birlikte görünme ya da anılma. Ama Erdoğan çıkıp hukuk, demokrasi, reform derken muhalefet adeta suçlu gibi biz böyle bir şey yapmadık savunmasına geçiyor. Oysa çıkıp böyle bir çalışma olmasa da hemen bir araya geliyoruz, başlıyoruz. Güçlendirilmiş parlamenter sistemin anayasasını hazırlıyoruz deseler ne kaybederler. Aksine gündemi Erdoğan’ın elinden alırlar. O yüzden anketlerde Erdoğan eriyor ama muhalefet de yerinde sayıyor. Çünkü bu ürkeklik, korkaklık ile topluma güven veremiyor.” diye konuştu.

    Bütçe Tartışmaları (1. Bölüm): Kadınlar sosyal yardıma muhtaç hale getiriliyor

    Bütçe Tartışmaları (1. Bölüm): Kadınlar sosyal yardıma muhtaç hale getiriliyor
    İşsizlik, enflasyon ve dolar kuru tarihin en yüksek rakamlarını gördü. Ekonomik kriz ve belirsizliklere ek olarak geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası Başkanı görevden alındı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise Instagram üzerinden istifa ettiğini duyurdu. Tüm bunların yanında 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi hazırlandı ve görüşmeler devam ediyor.

    Milli Eğitim Bakanlığı’ndan sonra bütçeden en fazla pay alan bakanlık Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı oldu. Bütçede, bakanlığın 2021 yılı toplam bütçesinin 155 milyar 11 milyon 61 bin lira olduğu kaydedildi. Bakanlık bütçesi birçok grubu ve topluluğu bağlıyor; işçiler, kadınlar, engelliler, yaşlılar…

    Peki bu yükün tek bir bakanlığın sırtında olması ne kadar doğru? Yine özellikle AKP döneminde çokça tartışılan ‘sosyal yardımlar’ bu bakanlık eliyle yapılıyor.

    Demokrasi İçin Birlik Platformu eğitim, savunma, tarım, sağlık ve kadın başlıkları altında bütçeyi ele aldığı bir dizi toplantılar yapıyor. Demokrasi İçin Birlik Platformu üyeleriyle bütçeyi ele aldığımız bir dizi programlar yapacağız. Ahval Forum’un ilk konuğu platform üyesi Yazar Ayşegül Devecioğlu.

    Zülfikar Doğan: 'Erdoğan halka acı reçete, sıcak paracılara yüksek faiz vadediyor'

    Zülfikar Doğan: 'Erdoğan halka acı reçete, sıcak paracılara yüksek faiz vadediyor'
    Ankara Rüzgârı’nda Türkiye gündemini yorumlayan Zülfikar Doğan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomide yeni dönem iddiasıyla damadı Berat Albayrak’ın istifası sonrasında dile getirdiği ‘Ekonomide yeni dönem’ söylemini analiz etti.
    AKP Grubundaki konuşmasıyla acı reçete bile olsa ekonominin gereği neyse onları yapmayı söz veren Erdoğan’ın yabancı sermaye yatırımcılarıyla, sıcak para lobisine ise yüksek faiz mesajı verdiğini, bu çerçevede piyasalarda oluşan beklentiyle döviz kurlarında gerileme yaşandığını kaydetti.
    Doğan’a göre yabancı yatırım bankalarının en az 400-500 baz puan düzeyinde dile getirdiği faiz artışı beklentisi şimdiden piyasaları 19 Kasım’daki Para Politikası Kurulu’na kilitlemiş durumda. Buna rağmen kurların zirveye çıktığı 6 Kasım haftasında döviz mevduatlarının bir haftada 3 milyar dolar daha artarak 224 milyar dolara, toplam döviz mevduatının ise 252,5 milyar dolara tırmandığını vurgulayan Doğan; “Erdoğan ve yeni ekonomi yönetiminin beklentisi atılacak adımlar ve oluşan bu atmosferle bu döviz mevduatlarının çözülmeye başlaması. Toplam mevduat içinde dövizin payı yüzde 58-60 düzeyine yaklaşmış durumda. Bu da bankacılık sistemi ve Türkiye ekonomisi açısından çok riskli bir görüntü” dedi.
    Muhalefetteki hareketlenmeleri de yorumlayan Doğan, CHP’nin ‘Ekonomi Otobüsüyle’ illeri dolaşarak Erdoğan’ı zayıf karnından vurma politikasını başlattığını, İYİ Parti içinde ise fitilini Ümit Özdağ’ın ateşlediği tartışmaların yeni bir boyut kazandığını dile getirdi.
    ABD seçimleri sonrası iktidarın Biden ile yakınlaşma arayışlarını çeşitli vesilelerle ortaya koyduğuna dikkat çeken Doğan’ın yorumuna göre Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın S-400 ve F-35’lerle ilgili ‘müzakereye hazırız’ açıklamaları bu arayışların yansıması.

    Fransa'daki terör saldırıları tek merkezden mi yönetiliyor?

    Fransa'daki terör saldırıları tek merkezden mi yönetiliyor?
    Fransa, peş peşe terör saldırıları ile sarsılıyor.

    13 gün önce Muhammed Peygamber karikatürlerini gösterdiği için kafası kesilerek öldürülen öğretmen Samuel Paty'nin ardından, güney şehri Nice'te düzenlenen bıçaklı saldırıda da birisi kafası kesilmek üzere üç kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı.

    Saldırı Nice'teki Notre-Dame kilisesinde gerçekleşti. Hemen ardından ise, Avignon’da da polise bıçaklı saldırı girişimi yapan kişi öldürüldü ve Lyon’da da metroya elinde bıçakla girmeye çalışan bir Afgan yakalandı.

    Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "İslamcı terör saldırısı" olarak nitelediği saldırıdan sonra Fransa'da ibadet yerleri, okullar gibi bazı bölgelerde güvenlik önlemlerini artıracaklarını ve asker konuşlandırabileceklerini söylerken Müslüman dünyasından farklı tepkiler geliyor.

    Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, radikal İslam’a karşı sert bir politika izleyeceğini açıklayan Macron’un zihinsel bir tedaviye ihtiyacı olduğunu savunurken, saldırıları açıktan kınamamakta ısrarcı. Sadece Dışişleri Bakanlığından bir taziye mesajı geldi.

    Öte yandan Lyon başta olmak üzere Fransa’nın farklı kentlerinde aşırılıkçı Türkler sokaklara inerek Ermenilere tehditler savuruyor.

    Editör Masası’nda Ahval Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar, Ahval Türkçe Editörü Ergun Babahan ve Prof. Cengiz Aktar’la Fransa’nın ‘Kara Perşembesi’ni değerlendirdi.

    Trump kaybederse Erdoğan ne yapacak? - Editör Masası

    Trump kaybederse Erdoğan ne yapacak? - Editör Masası
    ABD, kasım ayında tarihinin en kritik seçimlerinden birine gidiyor.

    Mevcut başkan Donald Trump'ın anketlerde Demokrat rakibi Joe Biden'a karşı 10 puan gibi bir farkla kaybedeceği öngörülüyor.

    Ancak yine de sandığa gidip oy verme durumunun, sonuçlarda doğrudan etki yapması bekleniyor.

    Zira, ABD'de sandığa gitme oranı yüzde 60’ı bulmuyor...

    ABD’de seçilecek olan yeni başkan, Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. 15 Temmuz’dan bu yana ilişkilerin gerilim içinde olduğu Washington-Ankara hattı, Trump’ın Erdoğan’la yakın ilişkisi nedeniyle bir şekilde dengede kalabildi.

    Ancak bir önceki başkan Barack Obama’nın yardımcılığını da yapmış bir isim olan Demokrat aday Joe Biden’ın seçilmesi, Erdoğan rejiminin çok istediği bir durum değil.

    Zira Biden’ın “Erdoğan'ı yenmeleri için muhalefeti desteklemeliyiz” yolundaki sözleri, Ayasofya’nın tekrar müzeye dönüştürülmesi yolundaki çağrıları, olası bir başkan değişikliği sonrası yaşanacaklar hakkında ipucu veriyor.

    Editör Masası’nda Ahval Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Baydar, Ahval Türkçe Editörü Ergun Babahan ve Ahval İngilizce Editörü İlhan Tanır’la “Trump giderse Erdoğan ne yapacak?” sorusu üzerinden Washington-Ankara hattını bekleyen gelişmeleri analiz etti.
    Logo

    © 2024 Podcastworld. All rights reserved

    Stay up to date

    For any inquiries, please email us at hello@podcastworld.io